Sosyal Medya

Dünya

Almanya’nın Önlemez Çöktürülüşü mü?



Prof. Dr. Mehmet Seyfettin Erol

 

Tüm gözler OrtadoÄŸu’da. Suriye, IŞİD ve Kürtler üzerinden dünyanın tüm meseleleri, krizleri sanki burada cereyan ediyormuÅŸ gibi bir algı oluÅŸturuluyor. Oysa oyun sadece bu bölge ile sınırlı deÄŸil. Bilakis, “Yeni Büyük Oyun”un ileride yeni bir dünya savaşına yol açma kapasitesi fazlasıyla güçlü olan ve Baltıklardan Karadeniz’e ulaÅŸan hattında da çok ciddi bir mücadele yaÅŸanıyor.

Tek fark, ortamın şu an için çok fazla sıcak olmaması...

Oyunun adı, “DoÄŸu’ya doÄŸru Batı’nın Yeniden Yapılandırılması” ve bu kapsamda “eksen kayması” yaÅŸayan, baÅŸat bir güç olma hedefinde olan “Almanya’ya Diz Çöktürme”. Dolayısıyla, Türkiye’yi de çok yakından ilgilendiren asıl oyun ya da güç mücadelesi ÅŸu an için Batı’nın kendi içerisinde.

Bu tespiti doÄŸrulayan pek çok geliÅŸme söz konusu. ÖrneÄŸin, son geliÅŸme “Yeni SoÄŸuk SavaÅŸ”ın Avrupa’daki önemli baÅŸkentlerinden biri olan VarÅŸova’da yaÅŸandı. Polonya’nın baÅŸkenti VarÅŸova’da gerçekleÅŸtirilen ve NATO üyesi 28 ülke ve ortak ülkelerin devlet ve hükümet baÅŸkanlarını bir araya getiren son zirvede her ne kadar Rusya tehdidi üzerinde durulsa da, diÄŸer taraftan buna yönelik alınan tedbirlerin aslında Almanya’yı da çok yakından ilgilendirdiÄŸi görülüyor.

Şöyle ki... Son NATO zirvesinde Rus tehdidi üzerinden Avrupa; DoÄŸu ve Batı olarak iyice ikiye bölünür ve DoÄŸu Avrupa’nın lideri olarak Polonya’nın yıldızı parlatılırken, Almanya’ya da “ayağını denk al” mesajı veriliyor.

DiÄŸer taraftan, Polonya her ne kadar ÅŸu an için zayıf bir seçim olarak görünse de, hırslı ve fazlasıyla arzulu görüntüsüyle Berlin’in yerini almaya aday görünüyor. Ve yine bu görüntüsüyle en azından Almanya’ya güçlü bir sembolik mesaj vermenin adresi oluyor.

KuÅŸkusuz bu husus, Almanya’nın Yeni DoÄŸu Politikasına (Ostpolitik) ciddi bir darbe. Dolayısıyla, Zirve’nin kazananlarından biri Polonya iken, kaybedeni haliyle Almanya oluyor.

NATO Zirvesi öncesi itibarıyla yaÅŸanan Ä°ngiltere’nin Avrupa BirliÄŸi (AB)’nden çekilme kararı da yukarıdaki tespitimizi haklı kılan geliÅŸmelerden biri. Ä°ngiltere “deÄŸerli yalnızlığına” çekilirken, Almanya’yı “tehlikeli yalnızlığın” içine itecek süreci tetiklemiÅŸ görünüyor. Bir diÄŸer ifadeyle, Ä°ngiltere Kıta’dan çekilerek Almanya’yı “kontrolsüz bir güç” konumuna sokmuÅŸ durumda.

Böylece, onu bir kez daha baÅŸta DoÄŸu Avrupa ve Balkanlar olmak üzere bir “korku” kaynağına dönüştürmüş oluyor.

Yukarıdaki tespite noktayı koyacak bir diÄŸer önemli geliÅŸme ise, Alman Kartalı’nın ikinci kanadının kırılması ile eÅŸdeÄŸer olacak olan Türkiye-Almanya ikili iliÅŸkileri boyutunda yaÅŸanıyor gibi. Bu kanat, daha önceki yazılarımda da altını çizdiÄŸim üzere Almanya’nın meÅŸhur DoÄŸu’ya DoÄŸru (Drag Nach Osten) Politikası’ndaki Rusya ve Ukrayna-Kırım krizi ile büyük bir hasar almış durumda. Her ne kadar bunu Almanya tamir etmeye çalışsa da.

Dolayısıyla, çanlar Almanya için çalıyor; her ne kadar direnmeye yönelik bir takım mesajlar verse de...

 

Almanya: Erken

Uçan Kartal...

Peki, Almanya niçin hedef Hiç kuşkusuz bununla ilgili çok şey söylenebilir. Ne de olsa geçmişten günümüze bu soruya cevap oluşturabilecek pek çok husus var.

Bunlardan bazıları ÅŸu ÅŸekilde sıralanabilir: 1. Alman milli uyanışı ve öze dönüş sürecinin hız kazanması, yani tarihsel kodlara dönüş; 2. Yabancı düşmanlığı ve Ä°slamofobi ile beslenen ırkçı partilerin önlemez yükseliÅŸi ve bu durumun diÄŸer Alman siyasi partilerini de etkilemeye baÅŸlaması; 3. Dolayısıyla Almanya’nın kendisini kontrol altında tutan “çerçeve”nin dışına çıkma durumu; 4. Almanya’nın Avrupa liderliÄŸine soyunması ve bu baÄŸlamda “Batı Entegrasyonu”ndan sapma; 5. Bu noktada kıtadaki ABD etkisini kırmak için Rusya ile “örtülü iÅŸbirliÄŸi” içine girmesi; 6. Batı’da yaÅŸanan iktisadi krizden pek de etkilenmeyen ekonomik yapısı (ki burada ABD ekonomisinin içine düştüğü durum göz önünde bulundurulduÄŸunda Almanya’nın Washington tarafından nasıl bir tehdit olarak algılandığı daha net anlaşılacaktır); 7. BaÅŸta OrtadoÄŸu bölgesinde olmak üzere, ABD ile yaÅŸanılan dış politikalardaki görüş ayrılıkları; 8. NATO içerisindeki “mızıkçı” görüntüsü; 9. ABD’ye raÄŸmen Çin ile geliÅŸtirdiÄŸi iliÅŸkiler.

Kısacası, ABD açısından hiç de güven telkin etmeyen bir Alman yükselişinin yol açtığı sebepler silsilesi...

Almanya’nın “Yeni Dünya Düzeni”nde kendisine vaat edilenden daha fazlasına talip olması, onun ipinin çekilmesi ile eÅŸdeÄŸer bir durum olarak da deÄŸerlendirilebilir. Bu kapsamda “Steinmeier Faktörü” üzerinde de hususen durmakta fayda var. Bir sonraki yazımızda bu faktör üzerinde duracağız...

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.